16 Temmuz 2015 Perşembe

Tatil Hazırlığı Yapamamak :))


    30 yaşıma geldim ama huyumda zerre değişiklik yok.Her tatilimde aynı manzara:)Çevremdeki arkadaşlarıma baktığımda,günler öncesinden hazırlanan valizler,unutulmaması gerekenler başlıklı upuzuuunnn notlar,heyecanlar,sevinçler,planlar:))
    Planlar dedim aklıma geldi,yine kendime karşı ürpertici duygular hissediyorum:)Benim hiç tatil planım,düzenli hazırlanan valizlerim olmadı.Şimdi de tek planımız,bu gece yola çıkıyor, Çeşme'ye otele gidiyor olmamız.Oradan çıktıktan sonra bir tatil daha yapacağız kısa süreli ama Bodrum mu,Marmaris mi? Karar veremedik.Muhtemelen Çeşme'den çıkınca kafamız nereye eserse oraya karar vereceğiz..Eşimde bu halimi benimsemiş sanırım..Bana ayak uydurup bakarız yaa haklısın diyor :D Kendimi bildim bileli yola çıkmama bir saat kala hazırlanmaya başladım:)Eveettt üç çocuğuma rağmen bu huyum hiç değişmedi.Belki de böyle devam etmemin tek sebebi,bu güne kadar her tatilimde son bir saat kala hazırlanmama rağmen hiç bir eksiğimin çıkmaması:)İlaçlardan tutun da,tırnak makasıma kadar,eşimin traş losyonuna,kızlarımın havuz bonelerinden,yedek ayakkabı bağcıklarına kadar herşey yanımda olur:)Tatile çıkacağımız gün genelde her günün aksine iyice tembelleşirim:)Yolculuk vaktimiz yaklaştığında eşim offlamalarıma,söylenmelerime,çığlıklarıma uyanır:))Nedense yüzünde güller açar ve benim aksime çok sakindir.Sesim daha fazla yükselirse yanma gelip sert bir bakış atar ve ben o arkasını dönene kadar süt dökmüş kediye dönerim:))Gözlerini benden çektiği anda yine başlarım zırlamaya:))Hani iyi günde ve kötü gündeydi,bu mu verdiğin söz..Kafama poşet geçirmişler gibi hissediyorum farkında değil misin,şu anda ölebilirim gibi sömürülere başlarım:))Bazen bana kıyamaz etraftan şarj aletlerini toplar,yatakları düzenler,yerlerdeki dağınıklıkları toplar.Onun hazırlanması tamamlandığında kızlarımızı da alıp ayakkabılarını sakince giyer.Havası 1500 tabii.. Ve yine aynı manzara ile karşılaşır eşim:) O aşağıya arabayı çalıştırmaya giderken ben arkasından feryat figan,bu valizleri ben mi taşıyacağımm diye ağlamaklı olurum..O ise afallamış durumda bana bakarken ''ortada hazırlanmış valiz yok hepsi yarım ve ağzı açık '' dediğinde iyice paniklerim.O anda anlarım,vaktim daralmıştır eşim benzin alıp gelene kadar zamanım var..Komşularım sesimden anlar genelde'' Dilek yine yetiştiremedi:))''Arar dalga geçerler zaman zaman,yardım ister misin,koca gün yan gelip yattın,dedik sana diye ..Her zaman ki gibi eşim gelene kadar o valizler eksiksiz tamamlanır ama komşularımın uykuları mutlaka bölünür:))Her zaman sabaha karşı çıkarız yola,o sessizlikte apartmanda sadece benim paniksel çığlıklarım olur...Uykuları bölünen komşularım mutlaka arkamdan su dökerler,bende her zaman ki gibi paniğimi atıp yüzümde valizleri yetiştirmenin zaferi ile eşime nispet yaparım:))Demem o ki benim hiç bir tatilde planlı,sakin ve huzurlu hazırlığım olmadı..Neyse kalkıp çamaşırlarımı asayım nasılsa geceye kadar kurur :D

Salvador Dali Dalilight Bayan EDT (Yorum)


Bugün tanıştığım Salvador Dali Light elime aldığım anda şişe tasarımı ile beni büyüledi.Tasarımda kadın dudak ve burun figürleri işlenmiş şişeye.Salvador Dali'nin tüm tasarımlarında olduğu gibi :) Buz mavisi rengi ile iç açan,gizemli,büyülü bir havası var.Kokuyu duyduğum anda içimden geçen ilk şey,temiz ve ferah hissettiren büyülü bir koku olmasıydı.İçeriğinde ise;
Üst nota:Amalfi limon,mandalina ve kırmızı elma. Kalp notası: Nilüfer,şeftali ,yasemin.Taban notası:Kehribar,sedir ve miskten oluşuyor. Beni büyülüyen limon ve şeftali kokuları oldu.Her zaman temizlik ve ferahlık hissettiren,aynı zamanda da kadınsı olan kokuları sevmişimdir.Ağır kokular hiç tarzım olmadı.Bu koku farkı ve hafifliği ile dikkat çekiyor.Sanırım uzun zaman Salvador Dali Light kullanacağım.
Sevgi ile ve mis kokularla kalın :)


15 Temmuz 2015 Çarşamba

Cennetin Rengi E.V. Mitchell (Kitap Yorumum)


      Son zamanlarda dramlar beni çekiyor sanırım.Cennetin Rengi de öyle dram yüklü bir kitap ki okurken elleriniz titreyecek ve gözleriniz nemlenecek.Kitap kapağının muhteşem tasarımından da anlaşıldığı üzere Arkadya yayınlarından çıkmış :) İçin de mor güzel mi güzel bir ayraç bulunuyor..Uzatmadan konusuna geçelim isterseniz :)
     Sophie Duncan'ın yakışıklı bir kocası,dünyalar güzeli bir kızı ve herkesi imrendirecek mutlu bir hayatı var.Bu mutluluğunu eşiyle yaşadığı büyük aşkları ve birbirlerine hissettikleri büyük arzuları taçlandırıyor.Ve aniden kızlarının amansız hastalığı mutluluklarına gölge düşürüyor.Hastalık süresinde eşinden beklediği ilgiyi ve desteği bulamayan Sophie büyük bir hayal kırıklığına uğruyor..Ama onun bunları düşünecek zamanı yok,tek derdi kızının bir an önce sağlığına kavuşması..Sophie'nin kızıyla hastalığı yenme çabaları tam olumlu sonuç almışken,huzura kavuşacakları sırada hastalık tekrar nüksediyor ve kızını kaybediyor.(Buralarda kitabı bıraktım ve okumama kararı aldım..Sanırım iki saat kadar kararımın arkasında durabildim ve dayanamayıp devam ettim okumaya.)Eşi bu acıyı çok kısa zamanda unuturken o kızının acısıyla yaşıyor ve üstüne terkedilip aldatılıyor.Sophie acaba mutluluğu yakalayabilecek mi? Okuyunca göreceksiniz :)
      Kitabın devamı için çok yazmayacağım.Okurların hevesini, kitabı  okumadan almasını istemiyorum.Ama ipuçları verebilirim :)
     Shophie yıllar önce kendisini terkeden annesinden hesap soracak ve hayatını mahveden üstünü kapadığı gerçeklerle yüzleşecek.Yıllardır kendisinden uzak duran,onunla ilgilenmeyen babasının sırrı ile yüreği burkulacak.Kitabın devamında annesinin o büyük aşkını anlatıyor.Bu kitapta sadece hüzün yok.Aşk var,hayal kırıklığı var,özlem var,kaybedilmiş bir evlat var,ama mutluluk da var..En önemlisi Mücadele var..İyi okumalar..