30 Mart 2015 Pazartesi

Küçükken Mutluyduk

Öyle bir zamandayız ki,kime sorsam mutsuz..Kimse halinden memnun değil.
Fakire sorsan sebebi para,zengine sorsan sebebi sahte dostlar,çocuğa sorsan sebebi arkadaşlar,
gence sorsan gelecek korkusu,yaşlıya sorsan geçmişteki yorgunluklar,kırgınlıklar..
Neden bu kadar mutsuz insanlara dönüştük biz..Ne oldu da tüm dünya mutsuzlaştı.
İnsanların birbirlerine bitmek,tükenmek bilmeyen nefreti,o kocaman güvensizliklerimiz.
Yoldaki yaşlıya bile yardım etmek korkar hallerimiz.
Oysa yokluk da çeksek ne de çok mutlu çocuklardık eskiden.
Ayşe'nin ayakkabısı markaymış bizim ki değilmiş,olmazdı öyle konular.
Marka bile bilmezdik ki:)Naylon terliklerimizle huzurluyluk,koştururdukonlarla akşamlara kadar da bir yırtılma nedir bilmezlerdi..
Belki de yokluktandı bayram arefesi alınan ayakkabılarımıza,elbiselerimize mutluluğumuz.
Belki de yokluktandı küçükken alınan ilk oyuncağımızı unutamayışımız..
Herkes okul beslenmesine aynı menü ile giderdi..Ekmek arası peynir,reçel yada salça:)
O zamanlar nerdee kekler,börekler,kurabiyeler:)
Hiç unutmam,nisan ayı geldi mi okuldan eve dönerken yollarda halı yıkayan teyzeleri:)
O arap sabunu ile akan köpüklerin kokusu buram buram burnumda.
O koku bile içimizi sevince boğardı,o telaşe.Çünkü bilirdik bahar geldi.
Hala her baharda özlerim o günlerimi.Çocuklarımla kapımın önünde hiç halı yıkayamadım:(
Çocuklarım hiç akşam ezanına kadar sokakta oynayamadı.
Kapıma hiç çocuklarımla arkadaşları bir bardak su kuyruğuna girmedi.
Hiç bir komşum aralık kapımdan içeri sorgusuzca girerken,napıyosun kız huu diye seslenmedi.
Hiç akşam saatinde çocuklarım arkadaşlarıyla bir olup kendi kapılarının önlerini süpürmedi.
Bir gazoz kapağına sevinmediler mesela:(
Sobanın üzerinde ekmek kızartıp yağlamadılar..
Benim çocuklarım o muhteşem lezzeti tatmadılar..
Beş taş oynamanın zevkini yaşayamadılar.
Susam sokağını izleyemediler.
Ayşegül denizde kitabını okumanın verdiği mutluluğu göremediler.
Mahallede bir ağacın altında peynir,zeytin,reçelle piknik bile yapamadılar.
Sanırım bu yüzden mutsuzuz..

Ne güvenilir bir yerdi dünyamız.Yemyeşildi okul yollarımız..
Çok mutluydu insanlarımız:(

24 Mart 2015 Salı

Çocuklarda Sınav Kaygısı

Evet arkadaşlar.Çocuklarımızın eğitim hayatını alt üst eden bir korku..
Sınav korkusu..Genellikle bir çok anne ve babalar çocuklarının bu korkularından yılmış durumda.
Sınav haftası yaklaştıkça bitmek tükenmek bilmeyen endişeler,çocuğumuzu sarar,sarmalar adeta.
Ya çalışmadığım yerden soru çıkarsa,ya düşük not alırsam gibi korkular yüzünden uykuları kaçar.
Ya başaramazsam,çevremdekiler ne der?
Bizzat kızımdan biliyorum ve genelde çok başarılı bir öğrencidir.
Hoş derslerini ciddiye almayan öğrencilerde bu endişeler fazla çıkmayabilir.
Peki bu endişeleri nasıl yeneriz?

1)Öncelikle çocuklarımızla birebir ilgilenmeli derslerde eksik kaldıkları konuları not etmeli ve
çocuklarımızın bu eksikliklerini öğretmenlerimizle paylaşmalıyız.
2)Sınav tarihini öğrendiğimiz günden itibaren bu eksiklikleri kapatmalıyız.
En azından bunun için çocuğumuzla beraber çabalamalıyız ki çocuğumuz hem eksiklerini giderirken,
hem de onun için çabaladığımızın mesajını alıp derslerine adapte olmalı.
3)Sınava çok iyi hazırlanmış çocuk daha az kaygı yaşar.Bu yüzden iyi hazırlanmalı.
4)Çocuğumuza sınav öncesi baskılar yapmayarak,bulunduğu stresli durumun daha da stresli hale gelmesini
önlemeliyiz.
5)Sınav gecesi çocuklarımızı mutlaka erken yatırmalıyız.
Uykusunu tam alamayan çocuğumuz,sınav anında bildiklerini de hatırlamakta zorluk çeker.
Bu yüzden iyi bir uyku başarılı bir sınavın püf noktasıdır.
6)Sınav günü mutlaka çocuk kahvaltı yapmalıdır.
7)Çocuğumuzu okula gönderirken güler yüzle ve sınavı nasıl geçerse geçsin önemli olanın,onun mutluluğu
olduğunu söylemeliyiz..
Tüm çocuklarımıza hayatı boyunca başarılar dilerim :)

19 Mart 2015 Perşembe

Son Mektup


Yönetmen:Özhan Eren
Oyuncular:
Tansel Öngel, Nesrin Cavadzade, Hüseyin Avni Danyal, Bülent Şakrak, Barbara Sotelsek, Ozan Gözel

I. Dünya Savaşı’nın Çanakkale cephesi hem deniz hem de karadan yürütülen çok sert, 
çok cepheli ve binlerce askerin canına mal olan ve büyük bilançosuyla dünya tarihine geçmiş 
savaş dönemeçlerinden biri olan Çanakkale Savaşını konu alan bu film tüylerimizi diken diken yapacak cinsten.
Cumartesi günü mutlaka izlemek istediğim bu filmi siz değerli okurlarım ile paylaşmak istedim. 
Konusu:
Son Mektup, Çanakkale savaşı sırasında yazılan ve uzun yıllar sonra adresine kavuşan bir mektubun 
çok duygusal hikayesini anlatıyor.
Gönüllü olarak Çanakkale'ye giden ve orada birbirleriyle tanışan Tayyareci Yüzbaşı Salih Ekrem ile 
Nihal Hemşire, bir yandan savaşın zorlu şartlarında koştururken, diğer yandan da Fuat isminde 
kimsesiz bir çocuğu korumak için birlikte mücadele etmeye başlarlar. İngilizlerin bir hava 
baskınında Salih Yüzbaşı'nın ona yardımı sayesinde kurtulan kimsesiz çocuk Fuat, harbin bütün 
şiddetiyle sürdüğü günlerde Salih Yüzbaşı ile Nihal'in daha da yakınlaşmalarına vesile olur. 
Nihal´in vazife gereğince İstanbul´a dönmesi ile bu beraberlik, "mektuplarda dile getirilen" 
büyük bir sevdaya dönüşecektir...

Doğal Mucize Elma Sirkesi

Cilt bakımın elma sirkesi kullanmak sivilcelere,kepeğe,cilt lekelerine
karşı büyük çözüm sağlar.
İçeriğinde A,B,C vitaminlerini bulunduran ve niasin gibi sağlığımız açısından
değerli maddeye sahip olan elma sirkesi ile sağlıklı vücuda sahip olmak mümkün.
Peki elma sirkesinin faydaları nelerdir?
1)elma sirkesi cildi güzelleştirir parlaklık verir.
2)Sindirim sistemini düzene sokar,metabolizmayı rahatlatır.
3)Kemikleri güçlendirir,kemik erimesini ortadan kaldırabilir.
4)Su ile karıştırılıp temiz saça maske yapıldığında saçlara parlaklık verir ve
kepek problemini ortadan kaldırır.
5)Elma sirkesini soda ile karıştırdığınızda,sabah ve akşamları tonik olarak pamuk yardımı ile cildi temizlediğinizde,aknelerden kurtulmanıza yardım eder.
Peki sadece bu kadar mı?Hayır.
Elma sirkesini günlük ev temizliğimizde de kullandığımızda pek çok faydasını görürüz.
*Elma sirkesi ile düzenli yerlerimizi sildiğimizde karıncalardan kurtulmuş olduğumuzu görürüz.Ve bakterilerle çok güzel savaşır.
Yer silme suyuna bir çay bardağı kadar katmamız yeterlidir.
*Elma sirkesini bulaşıklarımızda elde veya makinede kullandığımızda,parlatıcı özelliği ile 
ve bakterilerle savaşma özelliği ile faydasını görürüz.
*Elma sirkesini çamaşır makinemizin yumuşatıcı gözüne koyduğumuzda,çamaşırlarımızın
bakterilerden arındığını ve hissedilir yumuşaklık sağladığını da göz ardı edemeyiz.
Doğal ürünlerle Sağlıklı yaşamlar..

18 Mart 2015 Çarşamba

Cici Bici Muhallebisi

Bugün sizlere Osmanlı mutfağından günümüze devam eden,
Adana yöresinde daha da fazla sevilen
 cici bici muhallebisinin tarifini vermek istedim.Yaz aylarının vazgeçilmez lezzeti:)

Malzemeler:
1 Su bardağı nişasta
1 Litre su
1 çay bardağı şeker

Şerbeti için:
gıda boyası
1 litre su
isteğe göre şeker
1 fincan gülsuyu veya bir çubuk tarçın
5,6 adet karanfil
Yapılışı:
Nişasta,su ve şekeri koyu bir kıvam elde edinceye kadar kaynatalım.
Sürekli karıştıralım ki topaklaşmasın.
Karışımı çok ince olmayacak şekilde tepsiye dökelim.İki parmak kalınlığında
olması yeterlidir.
Ilıyınca dolaba koyup soğutalım.Dolapta soğumuş olan muhallebimizi
küp küp keselim.
Şerbetimizi,içine çay kaşığının ucu ile gıda boyası katarak kaynatalım.Kaynadıktan sonra içine çubuk tarçını atalım.
Eğer gülsuyu ile yapıyorsak şerbetle gülsuyunu bir kaynatabilirsiniz.
Karanfilleride sıcak şerbete atıp soğumaya bırakalım.
Tüm malzemeler soğuduktan sonra,küp küp kesilmiş muhallebimizin üzerine 
şerbeti döküp ister rendelenmiş buz ile,dilerseniz buzsuz servis yapalım.
Afiyet olsun :)

17 Mart 2015 Salı

Çocuklarımızı Erken Uyutmanın Püf Noktaları

Hemen hemen tüm anneler çocuklarını zamanında uyutamamaktan şikayet ederler.
Bende üç çocuk annesi olarak,kızlarımın ilk zamanlarda uyku düzenine sahip olmaları için fazlaca uğraştım.
Gereğinden fazla asabileşip kendimizi ve çocuklarımızı fazlaca yıprattığımız günler olmuştur.
Sağlıklı büyümenin yolu,sağlıklı yaşamdan geçer ve sağlıklı yaşamak için dikkat etmemiz gereken
en önemli unsurlardan biri uyku düzenimizdir.
Peki bunun için ne yapmalıyız.
Öncelikle çocuklarımızın gündüz uykularını azaltmalıyız.
Çocuklarımıza yatmadan 5,6 saat öncesine kadar kafeinli ve asitli içecekler vermemeliyiz.(Kola gibi)
Çocuklarımızın gün içinde,okulda veya sosyal hayatlarında  yaşadıklarını bizimle doya doya
 paylaşmalarına müsade etmeliyiz ki,
içlerini döküp zihinleri boşalsın.
Zihninde sürekli bazı olayları tutan kişiler huzurlu uyuyamazlar.
Yatmadan ortalama bir saat öncesinde,akşam sporu ve dans etmek çok güzel enerji attırır.
Biz yetişkinlerde de pozitif enerjiye neden olur.
Annelik iç güdüsüyle son dakika çocuğumuzun midesini tıka basa doldurmamalıyız.
Zira biz yetişkinler bile gereğinden fazla yediğimiz zaman şişkinlikten uyuyamıyoruz.
Çocuklarımızı da kendi yerimize koyarsak uyuyamamakta haklı olduklarını farkedeceğiz.
Ve en önemli hatalarımızdan biri,çocuğumuzdan tam yatma saati gelince yatmasını istememiz.
Bu hatamız çocuklarımızın uyku saatinden en az bir saat geç uyumalarına neden olur.
Mesela saat 21.30'da uyuması gereken çocuğumuza bir saat öncesinden uyku hazırlıklarını yaptırmalıyız.
Lavabo ihtiyaçlarını tamamlayıp,pijamalarını giyip,dişlerini fırçalamaları normalde 10 dakikalarını
alacakken,sevimli meleklerimiz uyku saatlerini geciktirmek maksadı ile bu süreyi yarım saate
kadar uzatabilirler.Karşımızda son derece kurnaz meleklerin olduğunu unutmayalım:)
Ve bitmek tükenmek bilmeyen,yataktan su içme,
anne babayı tekrar tekrar öpme gibi bahanelerle kalkarak 
uyku saatlerini aşarlar.
Bu sebepleri göz önünde bulundurarak,mutlaka uyku saatlerinden önce yatmış olmaları gerekir.
Aksi taktirde sinirleriniz gerilebilir:)
Yatmadan ortalama bir saat kadar önce,ayran veya süt içirmeliyiz ki,ayran en güzel uyku yapan 
sağlıklı içeceklerin başında geliyor.
Çocuklar odalarında ışık istiyorsa hayır diye diretmeyin.Gece lambası yakın..
Tam aksi yaşanıp karanlık ortam istiyorsa istediği ortamı sağlamanızda fayda var.
Aman dikkat..!!Bu istedikleri ortam tv nin karşısı olmasın:))
Her çocuk sağlıklı uyku için kendi yatağında uykuya dalmalıdır.
Deneyip faydasını gördüğüm püf noktarını sizlerle paylaştım..
Miniklerimize hayatları boyunca huzurlu uykular dilerim.

Dedikodusuz Dostluk

Hepimizin günlük yaşantısında mutlaka çıkarcı,iki yüzlü arkadaşları olmuştur.
O kişiler iyi zamanlarında sizleri aramaz,sormaz,
nasıl olduğunuzu öğrenmek için bir mesaj dahi atmazlar.
Çünkü hayatları tıkırında gidiyordur.
Ama canlarını sıkan arkadaşları yada herhangi tatsız bir olay olduğunda,
karşı taraftan intikam almak adına sizinle iletişime geçerler.
Bir telefonla yada bir mesajla tüm enerjinizi alt üst edip canınızı sıkarlar.
Genelde bu görüşmeler saatlerce uzar gider.
Konuya kendi dürüstlüklerinden girerek,zamanla sizin arkanızdan konuşan kişilere getirirler.
Bu şahıslar genelde sizi çantada keklik olarak görürler ve yaptıklarından
son derece haz alırlar..Ben bu kişileri boş boğaz gevezeler diyerek adlandırıyorum.
Çünkü boşboğazlıkları cehaletlerinden kaynaklanıyor.
O kadar çok konuşurlar ki size düşüncelerinizi söyleme fırsatı vermezler..
Sanki dürüstlük kavramı onların üzerinde mayalanmış gibi davranırlar
ve hakkınızda konuşulan dedikoduları çok iyi bir iş yapıyormuşcasına aktarmaya devam ederler.
Su taşır gibi gayet rahat laf taşırlar.
Peki böyle durumlarda ne yapmamız gerekir?
Asla yem olmayın..
Her cümlesinin sonunda onu sıkıştırın..
Emin misin?Sanmıyorum?Peki sana bunları neye güvenerek anlattılar? Gibi.
Bu şekilde kendisini çok güvenilir gören karaktersiz şahsımızın onuru hafiften zedelenmeye başlar.
Sizde güven duygusu oluşturmadığını ve şüphe çektiğini hisseder.
Size sıkı sıkı tembihler yaparak konuşmaya son vermeye çalışırlar..
Bu tembihler aman aramızda kalsın,korkum yok ama muhatap olmak 'istemiyorum'lardan oluşur genelde..
Görüşmenize son verirken mutlaka iğneleyici cümlelerinizi eksik etmemelisiniz.
Ben bu tarz dedikodulara itibar etmem imajı verin.itibar etmeyin de zaten..
Kafanıza takıp hassas olmayın.Eğer çok hassas iseniz hayata 1.0 yenik başladınız demektir.
Bir an önce bu huyunuzdan sıyrılmaya bakın.
Size laf getiren kişiler sizin laflarınızı da götüreceği için yakın zamanda deşifre olacaklardır
ama bunu siz yapmayın.
Uğraşılmaya değer değiller nasılsa..Pozitif enerjinizi onlar için kesinlikle harcamayın..
Size dedikodunuzu yaptıklarını söyledikleri kişilerle selamınızı kesmenize gerek yok..
Aranıza mesafe koymanız yeterli..
Ve baş oyuncumuzla da muhataplığınızı elinizden geldiğince uzak tutun.
Zamanla hayatınızdan çıkacaktır nasıl olsa..
Unutmayın,siz huzurlu yaşantınıza devam ettikçe onların huzuru kaçar
zaten..
Dikkate alırsanız üzülen taraf siz olursunuz..Dikkate almayın..Sevindirmeyin onları..
Hiç bir zaman değersiz kişiler için kendinizi yıpratmayın..
Hayatınız boş kişiler için üzülmeyecek kadar kısa..
İyi dostluklarla ve güvenilir arkadaşlıklarla hepinize mutluluklar dilerim :)

16 Mart 2015 Pazartesi

Sosyal Maydanoz'u Tanıyın!:)




Sosyal Maydanoz sizlere merhaba der. 
Sosyal Maydanoz kimdir? Necidir? Diye merak edenlere hakkımda bir kaç kısa bilgi vermek istedim. Çünkü,ben girdiğim blog ve sitelerde hakkımda bölümünü asla es geçmem 
Hayatı seven,dostluğu,gülmeyi,eğlenmeyi seven,arkadaşlığı seven, kitap kurdu denecek cinsten okumayı seven,en çok da mutlu olmayı seven ve yaşadığımız dünyanın mutlu olmak isteyenlere çıkarttığı zorluklarla ve engellerle baş edebilen bir kadınım.Sanırım gereğinden fazla güçlü, gereğinden fazla haksızlıklara maydanoz olan bir kadın. Tabii ki bu zorluklara rağmen,mutlu olabilmemde üç kızımın katkısı oldukça büyük:) Ayşenur,Fatmanur ve Zeynep'in annesiyim. Çocukları ile çocuk olmayı başarabilmiş bir anne.. Aslında onların sayesinde mutluyum. Kısaca yavrularım mutlu büyüsünler düşüncesi ile çabalarken bir bakmışım ki,ben de mutlu bir anne oluvermişim:)
Nerden geliyor bu pozitiflik? Diye düşünürseniz ki;ben olsam ben de düşünürüm;hayatın eksilerini görüpte,görmezden gelmeyi öğrendim. Beni üzen insanlara,ikinci defa beni üzme fırsatını vermemeyi öğrendim. Olumluzluklarda pozitif olmayı öğrendim. Mesela hayallerimde çok özel bir mekan diye düşlediğim, gittiğimde huzur bulacağımdan emin olduğum yerlere gittiğimde hayallerim yıkılmışsa beklediğim güzellikten ziyade köhne bir mekan görmüşsem...İşte..Tam burada benim şikayetim yerine kendimle dalga geçmem başlar ve edindiğim tecrübelere bir yenisi eklenir:) Mekandan kalkıp gitmeyiz haa..!! Ailece gülmeye başlayarak cezamızı tamamlarız,kendimizle dalga geçmeyi haketmişizdir:) 
Demem o ki,her negatifliğin pozitif yanlarını görebilmek çok önemli.. Ben hayattan eksilerin artılarını görmeyi öğrendim. Kaybetmeden kazanılmayacağını öğrendim.. Hata yapmadan doğruyu bulamayacağımı öğrendim. 
Neyse ne gerek var bu kadar ayrıntıya girmeye bilemedim.. Kısacası yaşamayı seven,mutlu bir anneyim..Yaşının baharında bir anne.. Yaşımı merak edenlere bir ip ucu... 19'umda ilk bebeğimi kucağıma aldım.Kaç yıl oldu derseniz.. Büyük kızım şuan 10 yaşında:) Sendromum tuttu dilim varmıyor söylemeye siz anlayın işte:) 
Sosyal Maydanoz ne yazar? Günlük tecrübelerini yazar.. Gezme sevdalısı olarak gezip gördüğü yerleri yazar.. Çocukları ile yaşadığı tecrübeleri yazar.. Arada bir de,yöresel lezzetleri yazar:) Duygusal anındaysa işiniz var demektir.Çok iyi bunalıma girer.. Yaşayarak göreceğiz.. 
Sevgiler.. 
(Sosyal Maydanoz)